17 Şubat 2011 Perşembe

Uyku Sistematiği

Uyandırılmayı hiç sevmedim hayatım boyunca. Ha biri gelip dürtüp uyandırmış ha alarm çalmış uyandırmış. Kalkma vakti yataktan çıkmamak için her türlü şebekliği yaptığımı hatırlıyorum. 2 dakka daha, 3 dakka daha, 5 dakka daha diye diye bir saat geç kalktığım bile olmuştur. Bir dönem çalıştığım bir işte, sabah 6da kalkar, alel acele giyinir fırlar evden, en yakındaki arakdaşı alır, hemen arabanın arkasına geçer yatar uyurdum. İş yerine kadar o arkadaş kullanırdı arabayı. 


Akşamları da bir türlü yatmak istemezdim. 2 dakka sonra, 10 dakka sonra diye diye saatler geçer kalkmam gereken saate 3-4 saat kala anca yatağa girerdim. 


Şimdi uyku üzerine bir düzenin tutturulması gerektiğini çok net görebiliyorum. Kırk yıllık alışkanlıklarıma ters olmasına rağmen titizlikte uymaya çabaladığım bir kaç şeyi paylaşayım. Uyulması halinde bedende ve bilinçte nelerin değiştiğine inanamayacaksınız.


Gece saat 2 ila 4 arası (kış saati uygulamasına göre) mutlaka derin uykuda olmak gerekiyor. Melatonin diye bişi varmış, bunun salgılanabilmesi için en uygun saatler diyorlar. Bi de bu melatonin zifiri karanlıkta üretilirmiş. Bedenin yenilenmesi için çok elzem bişi imiş. 


Yatak odasındaki elektronik cihazarın hepsi yaydıkları frekanslar ile artı yorgunluk veriyorlar. Hiç bir elektrikli cihaz bulundurmuyorum yattığım odada. Cep telefonu bile almamaya gayret ediyorum yanıma. Cep telefonunu yattığım odaya alacaksam en az 2 metre uzağımda durmasına dikkat ediyorum. Ayna da yok yattığım odada. Ayna da zarar veriyor.


Sabahları kalkacağım zaman yatakta keyif yapmıyorum, uyandığım an fırlıyorum yataktan. Uyanmam ile yataktan çıkmam arasında geçen süre en fazla 10 saniye oluyor. Çok faydasını gördüm bunun. Eskiden yataktan çıktığımda bilincimin ancak yarısı aktif olurdu, şimdilerde %95 açık bilinç ile kalkıyorum yataktan.


Uyandırılmamayı tercih ediyorum. Uykumu alınca kendiliğimden uyanmayı tercih ediyorum. İhtiyacım olan uyku saatine göre ve kalkış saatime göre yatış saatimi ayarlıyorum. Uykum bittiğinde yataktan çıkıyor bir daha yatmıyorum. Uyku arasında tuvalet veya başka bir şey için kalkmalarımı uyku sonu olarak değerlendirmiyor, uyumak için yatağa geri dönüyorum.


İşim olsun olmasın, sabah 10dan sonra kalkmamaya özen gösteriyorum. Saat 10 ila 12 arasında hiç bir şekilde yatakta olmuyorum. 


Bedensel ve zihinsel yorgunluğuma bağlı olarak günlük uyku ihtiyacım 5 ila 8 saat arası değişiyor.


Toparlarsak;


1. En geç saat 01:00'de yatmalı,
2. En geç saat 10:00'da kalkmalı,
3. Gece saat 2 ila 4 arası mutlaka derin uykuda olmalı,
4. Yatak odasında hiç ışık olmamalı,
5. Yatak odasında elektrikli, elektronik, cep telefonu, ayna bulundurulmamalı (ayna varsa üstü örtülebilir),
6. Uyku ihtiyacı bitince kendiliğinden uyanmalı, uyandırılmamalı,
7. Gün içinde uyuma ihtiyacı olursa 10:00-12:00 saatleri arası uyunmamalı,
8. Tuvalet, su içme gibi sebepler ile kalkınca uyku bitmemiş ise yeniden yatılabilir,
9. Uyku bitimi ile uyanınca yatakta oyalanmamalı, derhal yataktan çıkılmalı.


Sonuç;


Çok keskin çalışan bir zihin; yenilenmiş, zinde ve kolay kolay hasta olmayan bir beden; yüksek irade gücü.


İyi uykular...

2 yorum:

kremkaramel dedi ki...

Çok ender durumlar hariç biyolojik saatlerimiz aynı olduğu için şu ilaveleri de yapayım:

-Akşam mümkün olduğunca 9'dan sonra hiç bir şey yememek gerekiyor.
-Aşırı zayıflık ve şişmanlık sebepleri arkasında uyku düzensiliğinin rolü fazla.
-Uykunun alınamadığı durumlarda 2 yol var: Çok soğuk suyla yüzü yıkamak, çay vb sıcak su buharına birer dakika tutmak.
-Geçenlerde ise yeni bir şey duydum, 24 saatin üzerinde uyumadan nöbet tutan doktorlar kola ve kahve karıştırıp içiyormuş. Ama doğruluğundan emin değilim.

Bilge dedi ki...

Akşam 9'dan sonra hiç bir şey yememek ve içmemek lazım. Su hariç. Su içki statüsünde değil. Ama reflüsü olanlar gece saat 10'da havuç rendeleyip yiyebilirler. Reflüden kaynaklı sıkıntılarını hafifletecektir. Havuçtaki şeker oranı çok yüksek, şeker hastalarına tavsiye etmem.